Thursday, March 29, 2007

Sözler2

Erzurumlu Ibrahim Hakki Hazretlerinden:


DÜNYA ILE OLAN ZARARDADIR

Ey aziz, Evliya-i kiramin hallerine kavusmak, itikadi düzeltmek, namazlari vaktinde kilmak, sehvetin arzularini unutmak, sifatlari bilmek ve zat-i ilahiyi sevmekle olur., Dünya ile olan gönül zarardadir. Ukbâ ile olan gönül erir. Mevlâ ile olan gönül temiz ve ne güzeldir.
Gafilin kalbi dünyaya baglidir. Zâhidin kalbi ukbâya baglidir. Ârif'in kalbi Mevlâya baglidir. Gönül, çok sefkatli bir arkadastir. Kalbin Hakk ile olsun ve kalibin halk ile kalsin.

Ey Aziz! Dil insanin terazisidir. Üç sey her belayi kendine çeker: Ciddi olmayan konusma, saka ve saçma sözdür. Arkadaslarin giybeti rezalettir. Saka heybeti kiran afettir, minnet
cömertligi yikan felakettir. Konusursan, dogru söyle, söz verirsen tut, tatli konusmak ve sesle selam sünnet-i kiramdir. Yumusak söz ve bol selam insanlarin sevgisini kazandirir.

Ey Aziz! Zikrullahin en üstünü, sessiz olarak kalb huzuru ile Lailahe illallah kelime-i tayyibesini tekrardir. Zikrullah, kalblerin nuru, ruhlarin huzurudur. Zikrullah bedene lezzet, ruha kuvvettir. Gözlerin cilasi, sirlarin nurudur. Arifin adeti, Allahü Teâlâ'yi zikr ve O'ndan baskasini unutmaktir. Zikrullah sadra cila, akla nurdur. Kalblerin hayati, mahbubun likasidir. Dilin adeti, kalbin düsüncesidir. Hakki zikredeni, Hak da zikreder.



ABDÜLKADIR GEYLANI HAZRETLERINDEN:


KÂLBINDEKI PUTLARI KIR!

Sen, hiç, Nebî Sallâllahü Aleyhi Vesellem’in su sözünü isitmedin mi?

- Bir kimse ki , yedigini-içtigini nasil ve nereden kazandigina aldiris etmezse Allah da onu cehennemin kapilarinin hangisinden sokacagina aldirmaz .

Melekler içinde suret bulunan bir eve girmezlerse, içinde bir sürü suretlerle putlarin bulundugu senin kalbine nasil girer?

Mü’min dünyada gariptir, yalnizdir. Zahid de âhiretle ilgili hususlarda gariptir. Ârif ise Allah’dan baska hersey yaninda gariptir, yalnizdir. Mü’min dünyada âdetâ zindandadir. Bol rizik içinde bulunsa ve genis evlerde otursa bile...Âile efrâdi; malinda, mevkiinde istedikleri gibi tasarruf ederler. Nes’elenirler. Etrafinda gülerler, oynarlar. O ise gizli bir zindan içindedir. Nes’esi yüzündedir. Kederi kalbindedir.

Dünyâ hayâtinin içyüzünü iyi bilir. Kalben onu terkeder, bosar. Ilk bosayisi talâkdir, bir bosayisdir. Çünkü bütün dünyevî imkanlarinin tamamen elden gitmesinden korkar. O, bu hâlet içindeyken bir de görür ki, ahiret kapisini açmis, güzel yüzü bütün parlakligi ile karsisinda duruyor. Onu görünce, dünyayi bir kere daha bosar. Fakat dünya (dünyevi zevkler, hazlar) gelir, kendisinin boynuna sarilir.Bunun üzerine o da onu üç talâkta birden bosar. Ve varir, ahiretin yaninda durur. O orada dururken, birden siddetli bir nur lemeân eder, parlar. Bu Azîz ve Celâl olan Hakk’in nurudur. Onu görünce bir kere daha bosar. Bu sirada dünyâ kendisine sorar

- Beni niçin bosadin?

O, cevaben der ki:

- Senden daha güzelini gördüm.

Baska bir zaman, dünya yine sorar:

- Beni niçin bosadin?

O da der:

- Çünkü sen, gelip-geçicisin. Aldatici türlü sekillerle ve kiyafetlerle bürünmüs birisisin.Aslin hâlen su göründügünden baskadir. Bu durumda seni nasil bosamayayim?...

Iste o anda, artik o müminin , Rabbini tanimis olmasi tahakkuk eder. Böylece, mâsivâdan (Allah’dan gayri herseyin) karsisinda hür duruma gelir. Dünya ile ahiret karsisinda ise garip ve kimsesiz duruma düser. Çünkü o dünyanin da ahiretin de uzaklarindadir. Onun nazarinda, dünya da ahiret de nâmevcut (yok) mesâbsindedir.

Insanlara güvenip baglanma duygularinin koptugu, Allah’a olan sevgi baglarinin da saglamlastigi bir an, bil ki Allah seni kendisine dost olarak seçmistir. O’nun bu seçisini garip bulma. Kim ki Izzet ve Celal sahibi Hakk’in yolunda yürüme ve onunla birlikte bulunma hususunda sabir gösterirse, o, Allah’in acâib ve hikmetli lûtuflarini görür. Kim iki fakirlige sabreder tahammül gösterirse pesinden zenginlik gelir.

Zîra, surasi bir gerçekdir ki, kendilerine peygamberlik verilenlerin çogu çobanlardan, velîlik verilenlerin ekserisi de kölelerle gariplerdendir.

Kul, her zaman Allah için tevâzuu gösterirse O, onu, aziz eyler, efendi mertebesine yükseltir. Her ne zaman alçak gönüllü davranirsa Allah onu yüceltir. Aziz kilan odur. Muvaffakiyet veren O’dur. Kolaylik veren O’dur. Eger o olmasaydi, O’nun lûtfu olmasaydi, biz O’nu taniyamazdik.

Ey, amelleri ile övünenler! Ey amellerine magrur olanlar! Ey, amelleri ile böbürlenenler! Ne de cahilsiniz! Ne de bilgisizsiniz! Eger Allah’in tevfîki olmasaydi ne namaz kilmaga muktedir olabilirsiniz ne oruç tutmaga ne sabirli olmaga.
Sizler övünme mevkiinde degil, bilakis sükretme durumundasiniz. Övünmege hakkiniz yok. Sükretme vazifeniz var...EY OGUL!

Haram yemek kâlbini öldürür. Helâl yemek ise onu ihya eder. Lokma vardir kalbini nurlandirir. Lokma vardir onu karartir. Lokma vardir seni dünya ile istigal eder hale getirir. Lokma vardir, seni dünya ile ahiretin Yaradani’na ragbet ettirir.

Haram yemek, seni sirf dünya ile istigâle sürükler ve sana günahlari hos gösterir. Mubâh yiyecekler seni ahiret ile istigale sevk eder ve sana tâatleri sevdirir. Helâl yiyecekler ise senin kalbini Allah’a yakinlastirir.

Bu yiyecekler, ancak ma’rifetullah ile yâni Allah’i tanimakla bilinir. Ma’rifetullah ise defterlerde ve kitaplarda degil kalblerde bulunur. Ma’rifetullah haktan gelir. O’nun mahlükatindan gelmez. Aziz ve Celal olan Allah’i tanimak, yani ma’rifetullah, Allah’in ahkâmi tasdik edip sidk ile tatbik ettikten ve yasadiktan sonra hâsil olur.
Allah’i tevhidden ve yalniz O’na güvenip dayandiktan sonra hâsil olur. Yaratilanlarin sevgisinden ve onlara dayanip güvenmekten bütünüyle siyrildiktan sonra hâsil olur.

Sen Allah’i nasil taniyor, nasil biliyorsun ki? Sen ancak yemeyi, içmeyi giyinmeyi ve evlenmeyi biliyorsun. Üstelik bunlar nasil olursa olsun, neredengelirse gelsin, hiç aldirista etmiyorsun. Sen, hiç, Nebî Sallâllahü Aleyhi Vesellem’in su sözünü isitmedin mi?

- Bir kimse ki , yedigini-içtigini nasil ve nereden kazandigina aldiris etmezse Allah da onu cehennemin kapilarinin hangisinden sokacagina aldirmaz .

Izzet ve celâl sahibi Hakk’in evi olan kalbini tahliye et, bosalt. Orada Allah sevgisinden baska hiç bir seye yer verme. Melekler içinde suret bulunan bir eve girmezlerse, içinde bir sürü suretlerle putlarin bulundugu senin kalbine nasil girer? Mâsivadan gayri her sey bir puttur. Allah’dan gayri her sey bir puttur. Öyleyse sen putlari kir.
Evi temizle. Iste o zaman evin sahibinin orada hazir oldugunu göreceksin.

Allah’im, bizi, seni kendimizden razi edecek amelleri islemege muvaffak eyle.

Ey Rabbimiz! Bize dünyada iyilik ver. Ahirette de iyilik ver. Bizi cehennem azabindan koru!...




Bir Anneden Kızına Mektup http://tevhidweb.cjb.net

Bir Anneden Kızına Mektup :

Yavrum! Şimdi sana kırk yıllık evliliğimin tecrübelerine dayanarak bazı nasihatlerde bulunacağım. Bu nasihatlerime uyarsan dünyada mutlu bir ömür geçirdiğin gibi, âhırette de ebedî saâdete ulaşırsın.

1 - Kanaatkâr ol! Yâni, kocan tarafından getirilen yiyecek ve giyecek herşeyi memnuniyetle kabul et! Çünkü, kanaat, kalbi huzûra kavuşturur.

2 - Söylenenleri dâima iyi dinle ve kocanın meşrû emirlerine itaat et!

3 - Evin ve her şeyin her zaman, temiz, muntazam ve düzenli olsun!

4 - Eşinin yemek saati ile uyku saatine dikkat etmelisin! Açlık insanı huysuz eder, uykusuzluk ise, öfkelendirir.

5 - Evinin mallarını ve eşyasını iyi koru! Yaptığın işleri, iyilikleri başa kakma! İyiliğe karşı iyilik çabuk unutulur, fakat kötülüğe karşı yapılan iyilik unutulmaz.

6 - Eşinin yakınlarına güzel muâmelede bulun! Kocanın hatâlarını, yalnız iken, yumuşak bir şekilde söyle!

7 - Koca! nın sırlarını hiç kimseye söyleme! Karı-koca arasındaki sırlar kabre berâberlerinde gömülmelidir.

8 - Eşinin üzüntüsünü ve neşesini paylaş! Ona her yönüyle iyi bir hayat arkadaşı ol! Yalan, yuvayı içten içe yıkan bir kurttur.

9 - Aranızdaki problemleri kendiniz hâlledin! Sakın bunları, bize ve başkasına taşıma! Kimseden medet umma!

10 - Kocandan, almakta zorlanacağı, gücünün yetmeyeceği şeyleri isteme!

11 - Kadının güzel huylusu, eşine Cennet nîmetidir. Sen kocana Cennet nîmeti ol! Azap çektirme!

Bunları yapabilmen, ancak, onun isteklerini kendi isteklerine, onun rızâsını kendi arzularına tercih etmenle mümkün olabilir. Hep kendi istek ve arzularını ön plâna çıkartırsan, bu nasihatleri tutman mümkün olmaz.


Bişr-i Hafi Hazretleri'nden Tavsiyeler http://tevhidweb.cjb.net


Bişr-i Hafi Hazretleri'nden :

"Kardeşlerim! Dün öldü, bu gün can veriyor, yarın henüz doğmadı. zamanın kıymetini bilin. ömrü boş işler peşinde harcamayın. şöhretten sakının. insanlar bu gün över; yarın söverler. ölçünüz Allah Rızası olsun. Şükredin; bütün azalarınızla şükrederek, gerçek şükredenlerden olun. sadece dille şükreden kimsenin şükrü az olur. gözün şükrü, bir hayır gördüğü zaman ibret almak, şer gördüğü zaman örtmektir. kulağın şükrü, bir hayır işitirse onu ezberlemek, şer işitirse onu unutmaktır. ellerin şükrü harama uzanmamaktır. midenin şükrü helal yemek; ayakların şükrü harama gitmemektir. kim böyle yaparsa gerçek şükredenlerden olur. Öfkelenmeyin. öfke ve şehvet insanı küfre götürür. kişi gazabını yenmedikçe takva sahibi olamaz. Sabredin. sabır güzeldir. susmak sabırdandır. makamların en yükseği fakirliğe sabretmektir. Dünya ve ahiret rahatınız için kötü ahlak sahipleriyle görüşmeyin. Ey Müminler! nefsinizin kölesi olmayın."

No comments: