Monday, March 26, 2007

İstişare

İSTİŞARE


İstişare prensibi İslam'da siyasi nizamın en önemli bir dayanağıdır.

"İş hususunda onlarla istişare et." (Ali İmran 159)

Razi tefsirinde şu açıklama vardır :

Allahu Teala'nın peygamberine müşavereyi emretmesi , bu hususta başkalarının da ona uyması ve müşaverenin ümmeti içerisinde sünnet olması içindir.

Peygamber (s.a.v.) şanının büyüklüğü ve ulu makamına rağmen , ashabıyla bol bol müşavere ederdi. Savaş ve gazalardan önce Rasulullah'ın tavrı taktire şayandır. Hendek muharebesinde Allah Rasulü (s.a.v.) Sa'd bin Muaz ve Sa'd bin Ubade ile müşavere etti.Rasulullah bunların görüşlerini kabul etti.Hendek kazma fikri de Selman-I Farisi'den çıktı.

"Peygamber'in (s.a.v.) ashabıyla müşaveresinden daha çok müşavere eden bir kimse yoktu." (İbn Teymiye)

"Şura bir şeriat kaidesi ve kesin bir hükümdür. Din ve ilim ehliyle istişare etmeyenin azli farz olur." (Tefsir-I Kurtubi)

İslam devletinde tek başına idare eden bir idarecinin yeri yoktur.

HANGİ İŞLERDE İSTİŞARE YAPILIR ?

Hakkında hukuki nas bulunmayan ictihadi konularda ve çeşitli devlet işlerinde yapılır.

"İstişare, hakkında vahiy bulunmayan din ve dünya işlerinde cereyan eder." (Ahkam'ul Kur'an tefsiri)

Küçük ve basit devlet işlerinde müşavere yapılmaz.

ŞURA EHLİ :

Milletin tümüyle mi, bir grubuyla mı , yahut tek tek fertleriyle mi istişare yapmak gerekir?

Müslümanları bizzat ilgilendiren işlerde onların çoğunluğuyla istişare ederdi. (Uhud öncesi, Hevazin Ganimetleri)

Bazen de Rasulullah (s.a.v.) ashabın hepsi ile değil, bir kısmıyla istişare ederdi.Mesela Bedir esirlerinden fidye alıp almama hususunda ashabın bir kısmıyla , Hendek Harbinde Ğatafan Kabilesi ile yapılacak sulh andlaşması konusunda Rasulullah (s.a.v.) Sa'd bin Muaz ve Sa'd bin Ubade ile istişare etti.Bu iki sahabi :

-Ey Allah'ın Rasulü bu iş vahye dayanan bir mesele ise , bu sulhü imzala. Şayet vahye dayanmayıp kendi arzunuz ise onu da dinler ve itaat ederiz.Yok eğer bu sadece görüşten ibaret ise , onlara kılıçlarımız cevap versin.dediler. Bunun üzerine Rasulullah (s.a.v.) onların görüşlerini kabul etti ve sulh yapmaktan vazgeçti.

İstişare edilen kimseler, mes'ele ve konuların değişik oluşuna göre değişir.

"Alimler, ahkam konusunda istişare edilen kimsenin, alim ve dindar, dünya işlerinde ise akıllı ve tecrübeli kimseler olması gerekir, derler." Kurtubi

(şura 38)

"...Onların işleri aralarında istişare iledir..."


"Rablerine icabet edenler, dosdoğru namazı kılanlar, işleri kendi aralarında şura ile olanlar ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden infak edenler,

Ve haklarına tecavüz edildiği zaman , birlik olup karşı koyanlardır."(Şura 38- 39)

İstişare Al-I İmran 159'da emredilmiştir.İslam toplumunda istişare yapmaksızın işleri yürütmeye çalışmak sadece cahillik değil, aynı zamanda Allah'ın nizamına karşı gelmektir.

Sebep:

a) Şayet bir mesele iki ya da daha fazla kimseyi ilgilendiriyorsa ve buna rağmen söz konusu mesele hakkında bir kişi karar verirse, diğerlerine haksızlık etmiş olur.Ortak yapılan bir işte hiçkimsenin kendi keyfine göre karar vermeye hakkı yoktur.Bir mesele karara bağlanacaksa ve karardan büyük kitleler etkilenecekse , istişare mümkün değilse , o insanların seçtikleri ve güvendikleri kimselerle istişare yapılmalı ve sonra mesele karara bağlanmalıdır.

b) Bir kimse, ortak çalışmalarda kendi başına halletmeye çalışıyorsa , ya kendi çıkarı vardır, ya da o şahıs kendini herkesden üstün görüyordur. Oysa ahlak bakımından bu iki neden de kötüdür ve çirkindir.

c) Bir iş başkalarının hak ve çıkarları ile ilgili ise o iş hakkında karar vermek büyük bir sorumluluğu gerektirir.Kalbinde Allah korkusu olan bir kimse , bu yükü yalnız başına taşımayı katiyetle istemez.

İstişare İslam'ın ahlaki yapısının temel taşıdır, İstişareden kaçınmak İslam'ın tahammül edemeyeceği derecede bir ahlaksızlıktır.

Karara bağlanacak bir meseleyle ilgili olan ve karardan etkilenecek herkes mesele hakkında aydınlatılmalıdır.

Hiç kimse Allah ve rasulünün açık açık bildirdiği bir husus üzerinde istişarede bulunmaya yetkili değildir.

No comments: