17 AĞUSTOS'DA BİNLERCE İNSANIMIZ KOBAY OLARAK AMERİKALILAR İÇİN FEDA EDİLDİ, ÖLDÜRÜLDÜ.
Dikkat !!! Çok uzun ama enteresan ve ürkütücü. Depremle ilgili ilginç iddialar.
(komplo teorileri zekanın zekatıdır).
Saat gecenin üçüydü ve insanlar can havliyle kendilerini evlerinden disari atarken sanki bir kiyameti yasiyor gibiydiler. Belki de insanlarin çogu,ölümün kendilerine ne denli yakin olabilecegini ilk defa bu kadar yakindan gördüler. Donanma Komutanliginin görkemli devir teslim törenine müteakip, deprem hiç beklenmedik bir zamanda, ansizin çikagelmisti. Iki firkateynin, gece boyunca aydinlattigi orduevi yerle bir oldu.Milyarlarca liralik havai fiseklerin aydinlattigi Gölcük semalari bir kaç saat sonra bilimadamlarinin ‘’DEPREM ISIMASI’’ dedikleri ancak hala ne oldugu tam olarak anlasilamayan bir 'sey'le aydinlandi. Bir kaç saatsonra, o unutulmaz ugultunun ardindan bütün Türkiye derin uykusundan uyandi.Binalar birbiri ardina devrilirken, ölüm binlerce insani ayni anda yakaliyordu.Devlet hazirliksiz yakalanmisti. Binlerce insan, teknik yetersizlikten ötürü enkazlarin altinda günlerce bir kurtarici beklerken öldüler. Kisa süre sonra kamuoyu hummali bir tartismanin içinde buldu kendini. Binalarin depreme dayanikli yapilmayisi, fay hattinin üzerine yerlesim alanlarinin kurulmasi gibi argümanlar sikca duyulan seylerdi. Televizyon kanallari tartisma programlarini depreme ayiriyorlardi. Bu sirada deprem anini yasayan insanlar depremle ilgili enteresan seyler söylemeye basliyor; kamuoyu tam olarak anlam veremesede iddialari can kulagiyla dinliyordu. Enkazdan kurtarilan bir bayan,Ali Kirca'nin yönettigi Siyaset Meydaninda sunlari söylüyordu:"... O gece ne oldugunu bilmiyorum ama bildigim bir sey var ki; bu depremden farkli birseydi"Iddialara durmadan yenileri ekleniyordu.
Depremden hemen önce Gölcük'ten Avcilar'a kadar genis
bir alanda görülen 'ates topu' ile ilgili bilimsel bir açiklama yapilamiyordu.
Bazi bilimadamlarinin, görülen ates topunun 'deprem isimasi' oldugunu söylemelerine ragmen, neden diger depremlerde de benzeri bir isima yasanmadigi sorusunun cevabi net olarak verilemiyordu.Öyle olsa bile, bu da sadece bir tezdi ve geçerliligide en fazla diger tezler kadardi.Bu arada depremden neredeyse iki hafta önce bir dergide yer alan ifadeler oldukca ilginçti. Depremin merkez üssünün Gölcük Donanma Komutanligi oldugunun resmen açiklanmis olmasi, dergide yer alan ifadeleri daha da sasirtici kiliyordu.
Depremin merkez üssünün Türkiye Cumhuriyeti'nin bagimsizliginin sembolü olan bir askeri üs olmasi kuskusuz ilginçti. Furkan dergisinin Temmuz sayisinda, yer alan ifadeler aynen söyleydi: 'Mesela basina verilmeyen, ancak istihbarat kapsaminda edindigimiz bilgilere göre,Gölcük askeri tesisler- inde oldukça garip olaylar meydana gelmektedir. Kapilar kendi kendine açilmakta,mühimmat depolari içinde,siyahi ziyaretçiler
görülmekte, arabalar durduk yerde çalismakta"Bu dergide yer alan ifadeler, depremden tam bir ay önce yazilmisti.Gölcük’te neler oluyordu?. Kocaeli depremi dogal bir afet miydi.'Yoksa suni yaratilmis olabilirmiydi?'
Bu konuda hemen deprem sonrasi bir takim teoriler
ortaya atilmaya baslandi. Kimine göre Ruslar bomba atlatmisti ve bu da depreme neden olmustu. Kimileride Yugoslavya'ya atilan bombalarin yerkabugunun dengesini bozmasi sebebiyle depremin gerçeklestigini söylüyordu.
Hatta bazilarina göre bu isi PKK bile yapmis olabilirdi. Nitekim CNN televizyonu Basbakan Bülent Ecevit ile yaptigi bir röportaj sirasinda böyle bir soruyu sormakta herhangi bir beis görmedi.Kimi de bunun baska bir terorist örgütün isi oldugunu veya uzay arastirmalarinin bir parçasi oldugunu söylüyordu.
Ancak bu teoriler arasinda en akla yatkin olan Feture Times'da yayinlanan arastirma dizisinde yer alan hikayeydi. Bu seneryoya göre, San Andreas fay hattinda meydana gelebilecek büyük depremin Amerikan ekonomisin çok büyük zarar verecegini bilen ABD yer kabugundaki degisimleri izleyerek daha deprem olusmadan Tektonik katmanlar arasin da artan basinci degisik noktalardan patlatip bosaltarak büyük depremi küçük depremler haline dönüstürmenin yolunubulmus tu.Yillar önce Sirp asilli Amerikan bilimadami mucit ‘NiKOLA TESLA’tarafindan gelistirilen bu düsük frekansli Eloktroman- yetik isinimla yüksek enerji nakli teknigini hem Ruslar hem de Amerikalilar uzun zamandir bir silah olarak kullanmanin yolunu ariyorlardi.Bu yöntemle çok uzaktan, hatta uzaydan genis alanlara tahribat yapabileceklerdi. Ancak Pentagon yillardir çok güçlü bir silah gelistirmek amaciyla üzerinde çalistigi bu projeyi bir yandan da barisçi 'deprem indirgeme' sistemine uygulamak suretiyle tepkileri azaltmayi ve fonlama devam- liligini saglamayi amaçliyordu Bu nedenle proje önce Avustral ya’nin çiplak ve seyrek nüfuslu kirsal bölgelerinde denendi ve gelistirildi.
Daha sonra bunun deprem bölgelerinde denenmesine geldi sira. Degisik zamanlarda Kafkas'larda, Okyanus tabaninda ve güney Amerika'daki Ant daglarinda Tektonik uyarilar verilmek suretiyle Enduktif deprem yaratma konusunda büyük adimlar atildi. Bu arastirmalar Amerika'da HAARP ve diger askeri tesislerin kumanda merkezinden yürütülüyordu.
Bu arada Türkiye, Japonya ve benzeri deprem bölgelerinde sismik ag sebekeleri kurularak bu bölgelerin tektonik verileri saniyesi saniyesine devasal bilgisayarlarin kayitlarina gönderil meye baslandi.Üniversiteler ile ortak projeler gelistirilerek yüzlerce bilim adamina Amerikadan deprem konusunda arastir ma yapma bursu verildi. Ancak projenin gizliligi esasti. Bu
nedenle tüm iliskiler paravan arastirma kurumlarinca yürütüldü ancak zaman zaman bilgi sizintisinada firsat verilerek halkin bu konuda genel fikri olmasi istendi. Kore'de ve daha baska yerlerde meydana gelen depremlerin arkasindaki gariplikler halkasi bu sekilde bazi çikar guruplarini, terör ve mafya örgütlerinin isi gibi gösterilmek istendi. Bunda büyük ölçüde basarili olundu. Ve gün geldi bu sistem Türkiye'de denenmek istendi. Bölge zaten bu amaçla yillardir sismik espiyonaj altindaydi. Nitekim gelismeleri dikkatle takip edenler deprem den hemen sonra milli istihbarat teskilatinin (MİT) girisimleriyle Türk Telekomun Türkiyenin sismik bilgilerini Pen- tagona ileten Nato üssü iletisimini kestigini hatirlayacaktir...
Anadolu fay hattindaki deneyden elde edecegi bulgulari
SanAndreas fay hattinda uygulamaktir.Bu is çokyüksek askeri gizlilik tasidigindan yürütme isi Israilli uzmanlara verilmistir. Gerekli makine ve donanim gizlice denizaltilarla Gölcük üstüne
getirilerek yeralti-denizalti korunaklarina kuruldu.
Türk makamlari durumdan detay baz"da haberdar degildi.Bunu Israillilerle yürütülen askeri tatbikatin bir parçasi olarak dusünüyorlardi belki de.Israil'le Amerikalilar gece sartlarinda elektro sismik haberlesme tatbikati yapacaklardi.
Deney basarili olacagindan sonunda kimse normal disi bir seyin oldugunu farketmeyecekti. Bu amaçla Gece Sahini tatbikati'nin (Operation Night Hawk) saat 03:00'te baslamasi planlandi. Gece saat tam 03:00'te dügmeye basilacak ve Gece Sahini devreye alinacakti.
O an uzay filmini andirir devasa cihazlar çalismaya basliyacak ve 1-2 dakika içinde de olusturduklari muazzam enerjiyle Marmara'nin altindaki tektonik tabakayi zayif yerlerinden kirip, aylardir olusan basinci disari atacaklardi. Böylece büyük bir deprem önlenmis olacakti.
Ama o gece sabaha karsi bir seyler yanlis gitti.Ve beklenen gerçeklesmedi.
Hersey bir anda olup bitmisti. Doga kendini yönetmeye kalkanlardan bir kez daha intikam almisti. 45 saniye süren deprem,beklenenin 10.000 kat üstünde bir güçle gelmisti. heryeri bir anda yerle bir etmisti. Zayiflayan ve titreyen elektrikler az sonra geri geldiginde, gece saat 03:05'i gösteri yordu. Daha bir kaç dakika öncesine kadar korunagin içinde sampanya patlatmayi bekleyenler, simdi korkudan buz gibi donmus,hareketsiz ayakta duruyorlardi. Kimsenin agzini biçak açmiyordu. On binlerce insan, çoluk çocuk, o an enkaz altinda can çekisiyor veya cansiz yatiyordu. Bu düsünce ile hepsi ürperdi. Bu tarihin en büyük felaketiydi; hemde insan eliyle yaratilan.
Sessizligi Israilli komutanin buz gibi emri bozdu:'Lets pack! We're moving out! Call operationQ! Right now! Immediately! Stop whinning! Move, move,move!' (Toplanin! Kaçiyoruz! Q planina geçiyoruz' Simdi..Hemen! Hadi, hadi!!!)
Iste o andan sonra çantalardan çikan 'Q plani çalismaya basladi.
Ilk önce bölgedeki tüm haberlesme ve elektrik enerjisi felç edildi. 5 Dakika içinde Israil baskani Barak ve Birlesik devletler Baskani Clinton'la irtibat kuruldu. O anda Israil'de
BenGurion'un Lod askeri havaalanindan 4 adet savasuçagi eşliginde 2 nakliye uçagi havalaniyordu. 2 dakika sonra da israil deniz kuvvetleri ve NATO Güney DenizSahakomutanligina bagli tüm birlikler DEFCON-4 acil durumuna geçirildi.amerikan 6'nci filosuna bagli gemiler de rotalarini Istanbul'a çevirmek icin Pentegon'dan emir aldilar.
Buarada ilginç birsey daha olmustu.Depremle ilgili haberler
biriardina gelirken, bir haber önce görünüp sonra kayboldu.
20Agustos Cuma aksami televizyonlar bir Israil uçaginin ataköy açiklarinda denize düstügünü duyurdu.Ancak bir süre sonra haber kesildi ve uçagin akibeti ile ilgili bir daha haber alinamadi.
Kisa süre sonra ulasılan bilgiler, gerçekten ilginçti. Uçak, düstükten kisa süre sonra teknesiyle o sirada Ataköy açiklarin da olan balikçi Abdullah kaptan tarafindan kurtarilmisti. Abdullah Kaptan olayi su şekilde anlatmisti:
'Uçagin düstügünü görünce derhal yardima gittik. Uçagin kanatlari yara almisti. Hemen uçagi bagladik ve Zeytinburnu limanina çektik. Tesekkür beklerken küfür yedik. Ne oldugunu bile anlamadik.'
Bukonu o gece o bölgede görev yapan Sahil Güvenlik 4. Botunun sorumluluk alanindaydi. Arastirmalar SahilGüvenlik'in bu konuyla ilgilenmedigini ortaya çikardi.
Olay yerine gelen televizyon ekipleri ise sasirtici bir sekilde çekim yapmaktan vazgeçmislerdi daha sonra uçagi Zeytinburnu 'na yanastiran balikçi AbdullahKaptan olayi Kumkapi'daki Gümrük muhafaza ya iletti. Kisa süre sonra tutanak tutuldu. Ancak Gümrük muhafaza da tutanak tuttuguna pisman oldu. Uçagin sahibi Israil asilli biriydi.O gece ne oldu ise bir türlü anlasilmadi.
Deprem için 1900'lerin basindan beri Nicola Tesla adindaki
Sirp asilli bilimadaminin bulusu olan elektromanyetikenduksiyon teknigi'(Tesla makinesi) kullanildi.
Tesla makinesi'nin nasil çalistigi hala bir sir, ama Amerikali larin uzun zamandir bu makine üzerinde çalistiklari biliniyordu.
Tesla,ilk olarak ilkel bir düzenek ile 1908 yilinda Sibirya' da Tsunga bögesinde bir deney yapmis burada meydana gelen patlama sonrasi olusan çevre tahribati korkunç boyutlardaydi.
Hirosimanin 40.000 katina yakin enerji açiga çikmisti. Patlamanin etkisi kilometrelercekare alana yayilmisti.Ancak ortada en ufak bir krater veya metal kalintisi yoktu. Bu durumda bir göktasinin düsmüs olmasi ihtimali ortadan kalkiyor du.Bilimadamlari Tsunga'da ne oldugunu hala tam olarak çözmüs degillerdi Ancak Yillardir Avustralya'da karada açik arazide ve Kaliforniya'da da suüstü ve sualti askeri tesislerde bu deprem (Tesla) makinesinin denenmekte oldugu da sir degil.
Buradaki garip tabiat olaylari ve sık sık olan depremler ile bilgiler internetteki sitelerde bile yeralmakta.Ancak baslangiçta askeri amaçli olarak gelistirilen bu acayip doga silahi daha sonra kaynak sorunuyla karsilasinca barisci amaçlarla da kullanilacak sekilde adapte edildi.(Tipki atom bombasi ve TNT .) Makinenin Kaliforniya'da San Andreas fay hattinda olacak muhtemel bir deprem öncesi kullanilmasi düsünüldü. Tesla makinesi sayesinde fay hattindaki enerji birikimi çokyüksek düzeylere çikmadan,gerilim daha küçükken, suni depremlerle desarj edilerek bosaltilacak ve böylece büyük deprem önlenecekti.
Ancak teorinin denenmesi ve deneylerle gelistirlmesi gerek liydi. Hata ve kusurlarin asgariye indirilmesi sartti. Bunun içinde San Andreas fay hattina benzeyen fay hattiyla, çatal yapan fay gruplarina ihtiyaç duyuluyordu. Bu fay grubu ise Turkiye'deki KuzeyAnadolu fay hattiydi.Geometrisi ve jeolojik yapisi ayni SanAnderas karakterindeydi. Kuzey Anadolu fayi tipa tip birbirine benziyordu. Bu fay üzerinde yapilacak bir on desarj deneyi Kaliforniya'daki gelecekte olacak depremler için çok sey öğretebilecekti. Amerika bu amacla yillarca deney yapti; bu ve buna benzer deprem bölgelerinde.
Pentegon açısından da bulunmaz bir nimetti bu. Bu süretle hem projeye masum bir kilif bulunuyor hem de finansman icin yeni kaynaklar saglaniyordu. Ancak yine de toplu imha silahi olma özelligi ile bu makine askeri nitelikteydi ve onunla ilgili hersey 'Çok gizli' damgasini tasiyordu. Iste Amerikalilar bu nedenle Izmit'teki fay hattindaki hareketleri ve enerji birikimini büyük bir gizlilik icinde, herkesten habersiz ama çok yakindan takip ettiler.MTA'nin ve diger jeolojik ölçüm kurumlarinin verilerini inceleyerek ve uzaydan bölgeyi izleye rek burayi adeta abluka altina aldilar.Son gerilimide böylece çok önceden haber aldilar.
Ancak ABD'nin bölge ile ilgili bu hareketliligi ne kadar gizli olursa olsun bazi kaynaklara sizmasini engelleyemedi.Kanadali bir bilimadami her nasilsa bu gizli verilere ulasarak, bölgede bir deprem olacagini ve bunun için bölgenin takip altina alin- digini anladi.
Ve bunu kendi amaçlari dogrultusunda yaklasik 48 gün önce ve
İzlenen bu enerji birikimi bir süre sonra depreme neden
olabilecek büyüklüge erisecek ve belki de Istanbul'u da tehdit edecek hale gelebilirdi. Bu noktada,Amerikalilar acaba konuyu Türk makamlarina haber vermisler miydi.
' Ama o gece Gölcük'te askeri tesiste ve Marmara Denizinde, bu Tesla makinesi kurulmus ve calismaya hazir hale getirilmisti bile. Türk makamlarina acaba bilgi verilmis miydi. Yoksa Türk makamlarina Istanbul'da olabilecek bir depremin basincini azaltacak bir askeri sistemi deneyeceklerinimi söylemislerdi. 'Yoksa bunun rutin bir askeri durum oldugunu mu düsünüyorlardi. 'Bu sorularin cevaplari hala bir sir.
Gölcük Donanma Komutanligi'nda görevli asker, astsubay ve subaylar, Donanma karargahinda garip birseyler oldugunu farketmislerdi. Bu konuyla ilgili bilgiler de nasil olduysa yukarida ismini zikrettigimiz dergide yer almisti. Peki Israil askerlerinin bu projedeki yeri neydi.'Israilli askerler ve üst düzey subaylar o gece Gölcük'te ne ariyorlardi. 'Bu devir teslim töreni heryil yapilan rutin bir ulusal törendi. Uluslara-rasi bir kimligi yoktu. Ama Israil subaylari ve üst düzey yetkilileri oradaydilar! Bunun nedenini simdi çok daha iyi kavrayabiliyoruz. Onlar oradaki Tesla makinesini kurmak ve çalistirmak ve onun gizliligini korumak ve her ihtimale karsi bir seyler ters giderse onu imha etmek için oradaydilar.
Bizimkilerin ise bir seyden haberi yoktu. Bize güvenen de yoktu zaten.Israil'e ihale edilmisti. Ancak o gün nedense hiç kimse Israillilere, bugüne kadar hiç katilmadiklari bu devir teslim törenine neden katildiklarini sormadi. Ya saskinliktan yada telastan, enkaz altinda kaç israil askerinin oldugu, kaçinin yaralandigini da soran olmadi. O felakette kaç Israil askerinin oldugunu ne Genelkurmay yayinladi ne de Israil böyle bir bilgi açiklamak nezaketinde bulundu.Herkese verdikleri imaj ise oraya bize yardim için geldikleri seklindeydi
Hemen bir hastane kurdular.Yaralarimizi sarmaya yardimci olmak için.Daha sonra o bölgede bir yerlesim merkezi kuracak larini açikladilar.Neden.Esas amaçlari enkaz altindaki askerle rini ve önemli askeri malzemeyi çikararak götürmekti. Gerisi paravan operasyondu. Biz de 'Bak su Israil'e, helal olsun, hemen yardimimiza kostu.' diyerek sevindik.
Deprem neden gündüz bir saat'te degil de çok ilginç bir sekilde, gece tam 03:02'de oldu.'Sanki 03:00 saati depremin baslamasi için özel olarak seçilen bir saat gibi. Böyle geç bir saatte olacaklari kimsenin görmesi olasi degil, gözlemci riski ise en az düzeyde. Tipki bir askeri operasyonda oldugu gibi sanki talimatlara saat tam03:00olarak giren baslangiç saatin de yesil isik yakilmis ve TESLA CEHENNEM MAKİNASI yer altindaki siginakta ve deniz altinda çalismaya baslamisti.Engeç 1-2 dakika içinde de gücü en üst düzeye ulasmis olacakti.
Aynen de öyle oldu. Makine gürültüyle enerji toplamaya baslamisti. Bu sirada, Avusturalya'da ve okyonus'ta bütün suni depremler öncesinde görülen elektrik bosalmasi, hava yarilmasindan olusan isiklar ve patlamalar olustu atmosferde. Ve arkasindanda makinenin bosalmasi ile birlikte yer yarildi ve olusturulan enerji dogaya aktarildi.
Ancak hesapta doganin oyunu yoktu. Olusan deprem hem beklenenden çok uzun süreli, hemde çok daha güçlü çikti:
Siddeti 7.4'e ulastiginda Amerika'da aletler 7.8'i gösteriyordu. Ve büyük bir patlama ile hersey kontrolden çikti. TESLA DEPREM MAKİNASI, depremin enerji gerilimine dayanamayip parçalandi ve ortaya çikan güç yeraltinda muazzam bir patlamaya neden oldu. Ve bu yeralti labaratuvar larinin tam üstündeki, herseyden habersiz uyuyan yüzlerce askeri barindiran ve 8 siddetindeki depreme dahi dayanikli olmasi gereken askeri tesisler un-ufak olarak dagildi. Hesap larda hata yapilmis, belkide fay hattinin tepkileri ve enerji dagilim degerleri yanlis hesaplanmisti. Her ne olduysa oldu ve doganin beklenmeyen bu tepkisi bütün çevreyi yerle bir etti. Bir önlem olarak tüm bölge ve hatta bütün Istanbul 4 saat süreyle bir haberlesme ablukasi altinaalindi. Elektrikler kesildi ve telefonlar iptal edildi. Kimsenin birbiriyle haberlesmesi istenmiyordu. Cumhurbaskani dahi sabahleyin'benim telefon larimda kesikti' seklinde garip bir açiklama yapacak ve biz de buna bir anlam veremeyecektik. Demirel tam bir saskinlik içindeydi.Neyapacaklarini bilemedikleri için ne Cumhurbaskani, nede Basbakan saatlerce birsey diyemedi,demeç veremediler. 'Üzgünüz' dahi diyemediler. Ancak sabah saat09:00 sularinda televizyon ekranlarinin karsisina geçip halka üstün körü bir açiklama yapabildiler.
Durum vahimdi. Hatta belki de Clinton dahi o anda konuya ilk kez vakif olan yardimcilarindan ve olaganüstü Milli Güvenlik konseyinden görüs aliyor Türkiye'ye nasil yardim edilecegini hesapliyordu. Hemen gerekli sihhi yardim ekipleri organize ediliyor ve bölgedeki tüm Amerikan askeri birlik ve filolarina Türkiye'ye dogru hareket emri veriliyordu. Amerika diyetini Türkiye'ye tam destek vererek ödemeye çalisiyordu adeta.Buarada devreye Avrupa ülkeleri nin liderleri de giriyor ve belkide onlardan da Türkiye için sözler aliniyordu.Yunanistan bile harekete geçirilerek Türkiye' ye karsi olan hasmane tutumuna son vermesi saglaniyordu. Tüm bati baskentleri hareket halindeydi, panik yoktu.
Hersey kontrol ve koordinasyon altindaydi; bir tek Türkiye disinda. Bizimkiler ise sanki bir emrivaki felakete karsi nasil tavir almalari gerektigine birtürlü karar veremiyor; kararsizlik içinde bocalayarak büyük bir gizlilik içerisinde ne oldugunu anlamaya çalisiyorlardi.
Sabah saat 03:05ile06:30 arasinda Bati'da bu hareketlilik yasanirken bölgede çok hizli ve çok gizli bir askeri hareketlilik hakimdi.Ancak herkes kendi derdine düsmüs oldugundan bu olaganüsüu gizli operasyondan kimsenin haberi olmuyordu. Böylece bu isi planliyanlar, gecenin karanligindan da yararlanip denizaltindan parçalari yerevuranTesla makinesinin kalintilarini
toplayip, yeralti ve yerüstündeki tüm delilleri de yok ediyorlar ve hatta belkide insanlari canli canli gömerek tüm izleri yok etmeye çalisiyorlardi.Vebölgeye son hizla gelen Rus arastirma gemisi dahi sabah saat 06:30'da bölgeye vardiginda, havanin aydinlanmasi ile birlikte etrafta delil olabilecek tek bir cisim bile bulamamisti. Deniz altinda olusan radyasyon anlasilmasin, dibe çöken kalintilar arastirilmasin ve patlamasonucu meydana gelen denizalti krateri ve çukur ortaya çikarilmasin diye bu bölge derhal askeri karantinaya alinarak dalisa yasak bölge ilan ediliyordu. Ancak bütün bu temizlikler yapildiktan sonra Ecevit ve daha sonra da Demirel'in bölgeye gitmelerine izin veriliyordu. Onlarin dahi ne bölgeye uçuslarina, ne de telefon irtibati kurmalarina izin vardi. Sanki koskoca Istanbul ve kocaeli bölgesi uzaydan gelen yaratiklar tarafindan abluka
altina alinmiscasina tambir haberlesme karanligina sokulmustu. Tek bir telefon dahi çalismiyor,elektrikler verilmiyordu.
Ancak Ecevit ve Demirel, belki de olan biteni içlerine sindire mediklerinden olsa gerek, evleri kendilerine mezar olan binler ce insanimizin da acisiyla bir türlu rahat hareket edip halkla bütünlesemiyorlardi.
CNN haber spikerinin 'depremin ardinda PKK mi var" sorusuna, Ecevit ona 'SİZ NE SAÇMALIYORSUNUZ,DEPREM İLE PKK’nın NE ALAKASI VAR" bile diyemiyordu.Sadece spikerle gözgöze gelmemeye dikkat ederek 'SANMIYORUM' gibi o günlerde bizi epeyce sasirtan bir ifade kullaniyordu.
Peki Amerika ne yapti sonra.Hemen tüm imkanlarini Türkiye için seferber etmedimi.Clinton Amerikan halkindan Türkiye'ye yardim etmelerini istemedimi Kasim'da Türkiye'ye gelecegini ilan edip, Ecevit'in de bu arada Amerika'ya kendini ziyarete gelecegini haber vermedimi'Ecevit belki de Amerika'ya bu felaketin ve binlerce sehidin diyetini konusmaya gidecekti. Nitekim gittide. Ardindan Clinton Türkiye'ye gelerek deprem bölgesini ziyaret etti.
ABD'nin bu asiri ilgisi sadece müttefik olmasiyla açiklana mazdi. Bu arada, acaba hükümet içinden sizan bazi bilgiler, bazi bakanlarin yabancilara karsi saldirgan tavir takinmalarina neden olmus olamazmi.' Ilk anda çok yadirgadigimiz Saglik Bakani Osman Durmus'un 'yabancilara tek hasta bile vermem ve onlardan kan da almam'demesini simdi yadirgayabiliyor musunuz?'
ABD'nin saygin gazetelerinden New York Post'un haberine bir de bu gözle bakin: 'Türk hükümeti,ABD'nin Deniz hastane lerini kullanmiyor.. Türkiye'deki siddetli depremde 27.200 'den fazla kisi yaralandi. Ancak yetkililer tarafindan dün yapilan açiklamada, depremin meydana geldigi tarihten itibaren geçen iki haftalik süre içinde ABDtarafindan gönderi len Deniz Kuvvetleri'ne ait üç adet yüzer hastanede henüz tek bir hastanin bile tedavi edilmedigi bildirildi. Türkiye'ye gönderilmis olan uluslararasi yardimin çogunun kullanilmamasi Ankara'daki hükümetin elestrilmesine neden oldu. Türkiye'de yayinlanan radikal gazetesinde 750 ton yardim malzemesiyle yüklü bir Israil gemisinin üç gün süreyle gümrükte tutuldugunu yazdi ABD gemilerinin Izmit'e varisindan önce Türkiye Saglik Bakani Osman Durmus'un bu gemilere ihtiyaç olmadigina iliskin sözlerine genis bir sekilde yer verildi. Ancak ABD Büyükelçiligi,aralarinda 600 den fazlayatak tasiyan
Kearsarge adli geminin de bulundugu üç adet yüzer
hastaneyle ilgili olarak bir uyusmazlik yasanmadigini bildirdi.
‘Ne ölenlerimiz geri gelir, ne de anilarimiz. Ancak Izmit'te, Gölcük'te,Yalova'da,Halidere'de,Avcilar'da,Bolu'da, Düzce'de ve daha nice yerlesim merkezlerinde enkaz altinda yasamlarini yitiren binlerce Mehmet, Hatice, Ayse ve Ali'ye karsi bir vicdan borcumuzda mi olmayacak.'
Onlar geride gözleri yasli onbinlerce sevenlerini, sicakliklar indan mahrum birakirken, sirf Kaliforniya'da Jony'ler, Susan 'lar,Alice'ler yasasin diye yasamdan çalindiklarini dünya bilmesinmi.?
No comments:
Post a Comment