Monday, March 26, 2007

Gök Ehli

GÖK EHLİNİN ANDIĞI KİMSELER

“Bir topluluk Allah evlerinden bir evde oturur ve orada marifet-i ilahi adına dersler yaparsa, orayı melekler kuşatır, üzerlerine sekine iner ve Cenab-ı Hakk orada bulunanları kendi yanında bulunanlara anlatır.” (Hadis_i Şerif)

Bu hadisin kelimelerine kısaca göz gezdirecek olursak, ondan kastedilen manalar daha iyi anlaşılacaktır.

“Kavim”, cemaat ve toplum demektir. O evdeki insanlar cemaatleşme şuuruna sahiptirler. Amel ve fiillerinde kollektiflik hakimdir. Bir araya gelişleride böyle bir gaye ve ideale matuftur.

“İctemea”, şuurlu biraraya gelişi anlatmaktadır.

“Beyt”, evdir. Allah davasına hasredilmiş bu evlere hadiste büyutullah denmiştir. (Allah evleri)

O evlerde topluca tedrisad yapılmaktadır. Kitaplar alınıp okunmakta ve o kitaplardaki hakikatlerin incelikleri, bilenlerce bilmeyenlere anlatılmaktadır. Bilmeyenlerde öğrenmeye isteklidirler. Her meseleyi sorar ve her meseleyi öğrenmeye çalışırlar.

Onlar, bu denli ulvi bir gaye için bir araya gelince, melekler de bu meclise karışır, çepeçevre orayı sarar... ve tedris devam ettiği sürece orayı terketmezler. Çünkü böyle bir mecliste bulunmamak bir haybettir, bir kayıptır, bir hüsrandır. Melekler ise bu türlü akıbetten korunmuş varlıklardır. Onlar daima yümn ve bereket soluklar, yümn ve bereket ikliminin içinde bulunurlar

Bir de onların üzerine bir sakine iner. Devrin hadiseleri onları yıldırmaz, ürkütemez, korkutamaz ve bıktıramaz. Durmadan düşer-kalkarlar ama yine de yürürler. Bütün çarklar aleyhlerine dönse de asla ümitsizliğe düşmez, bir gün o çarkların çarkedeceğini bilir ve kendi lehlerine dönecek devran çarkını sabırla beklerler.

Hem onlar öyle korkusuz birer yiğittirler ki, cellatlar gelip kapılarına dayansa yine paniğe kapılmaz ve yollarına devam ederler. Çünkü onlar iman dolu bir hayat yaşamaktadırlar. Ve onlar bu evlerdeki, tedrisi hayatlarının gayesi haline getirmişlerdir. Tasarrudlar, sürgünler, hapisler onları bu davalarından vazgeçiremez. Onların o yüce mevkilerinde panik artık iflas etmiştir. Zira onlar sekineden birer “abide” haline gelmişlerdir.

Ve Allah onları kendi yanında olanlar arasında,anlatır,anlatır.

Cenab-ı HAKK kendi davası uğruna bir araya gelen kullarını anlatır, der ki; "Sizin, hallerine tam muttali olamadığınız benim bazı kullarım vardır. Onlar şu anda benim kitabımın içnde mevcut hakikatleri öğrenmek ile meşguldurlar.”

Bu evlerde imanı, ibadeti, duayı, zikri, fikri, kardeşliği, vefayı, günün ciddi meselelerini uhrevi sonsuzluk ekseninde duyup yaşama bahtiyarlığına erenler, adeta her an yeniden doğar.

Bu evlerde her gün; bir fetih ve zafer rengiyle tüllenir, güneş bu ümitle doğar evin pencerelerinden... Bu evlerin kutlu sakinleri her yeni güne, itmi’nan dolu, lezzet dolu masmavi duygularla uyanırlar. Onların nazarında yeryüzündeki bütün toplanıp dağılmalar, gelip-gitmeler; askerin kışlada, öğrencinin mektepte toplanıp dağılmasından, gelip gitmesinden farksızdır. Toplanırken talim ve terbiye için, hakkı ve sabrı tavsiye için ve istikamet belirlemek için toplanırlar; dağılırkende bu mektepte elde ettikleri temiz duygu, nezih düşünce, imanlı fazilet ve güzel ahlak ile yaratanla irtibatlarının mükafatını almak için dağılırlar.

No comments: