“Allahım! Göğsümü nurunla genişlet, ilmimi arttır, bakış ve anlayışımı güçlendir.” (Amin)
Günler ne günlerdi ya Muhammed
Çağlar ne çağlardı
Daha dünyaya gelmeden inananların vardı
Ve bir gün ki gaflet çöller kadar dı
Halime’nin kucağında Abdullah’ın yetimi, Amine’nin emaneti ağlardı
Hatice’nin goncası, Aişe’nin gülüydün
Ümmet’in gözbebeği, göklerin rasuluydün
Elçisin elçi geldin, elçiler getirdin
Ruhunu Allah’a, elin ümmete verdin
Beşiğin yurdun yuvan Mekke’de bunalırsan Medine’ye göçerdin
Biz bu dünyadan nereye göçelim ya Muhammed
Yeryüzünde inkar, riyâ, hıyanet altın çağını yaşıyor
Diller sayfalar satırlar Ebu Leheb öldü diyorlar
Ebu Leheb ölmedi ya Muhammed
Ebu Cehil kıt’alar dolaşıyor
Neler duydu şu dünyada mevlidine hayran kulaklarımız
Ne adlar ezberledi ya Nebi adına alışkın dudaklarımız
Artık yolunu bilmiyor, yolunu unuttu ayaklarımız
Kâbene siyahlar yakışmamıştır ya Muhammed bugünkü kadar
Hasret gururla savaşta, gurur kafdağında derebeyi,
Onuda yaralarlar kanadından,gelse bir şefkat meleği
İyiliğin türbesine türbedar oldu iyi
Vicdanlar sakat çıkmadan yarına
İyilikler güzellikler getir ademoğullarına
Şu gördüğün duvarlar ki kimi Tâif’tir kimi Hayberdir
Fethedemedik ya Muhammed senelerdir
Ne doğruluk ne doğru, ne iyilik ne iyi
Bahçede en güzel dal unuttu yemiş vermeyi
Günahın kursağında haramların peteği
Bayram yaptı yapanlar,semaveyi boşaltıp saveyi dolduranlar
Atını hendeklerden bir atlayışta aşırdı aşıranlar
Ağlasın Yesrip, ağlasın Selmanlar
Gözleri perdeleyen toprak,yüzlere serptiğin topraktı
Yere dökülmeyecekti ey Nebi, yabanların gözünde kalacaktı
Konsun yine pervazlara güvercinler
“Hû hû” lara karışsın aminler,
Mübarek akşamdır gelin ey “fatihalar yasinler”
(Arif Nihat Asya)
Azim ve sebat,insanların en büyük yardımcısıdır. HZ. ALİ
Dünya cesurlarındır. VİKTOR VON
“Müslümanlar arasında daima bir sulh unsuru olarak yaşayın. Müslümanlar hakkında hüsnü zannı esas alın. Rejimin medyası vasıtasıyla atılan çamurlara kulak asmayın. Hayatınız boyunca ilahi kanunların hükümranlığı için çalışın ve çalışanlarla beraber olun. Dünyanın her tarafındaki müslümanların derdiyle dertlenin.” (İzzettin Yıldırım’ın vasiyetinden alınmıştır.)
İyimserlik, bilginleri bilgisizlerden ayıran özelliktir. CHİLON
Çürük elma yanındakini de bozar. BENJAMİN FRANKLİN
Kalbin şifası Kur’an okumaktır. HZ ALİ
“Ey insanlar! Muhakkak ki şeytan şu toprağınızda kendisine tapınmaktan tamamen ümidi kesmiştir. Fakat siz bunun dışında ufak tefek işlerinizde ona uyarsanız, bu da onu memnun edecektir. Dininizi korumak için bunlardan da sakınınız.” (Veda Hutbesi’nden)
İşsiz adam durgun su gibidir bozulup kirlenir. DE.LATERNE
Dün ile bugün arasında bir kavga çıkarırsak yarını da kaybederiz. ( Whinston Churchill)
Ana rahminden geldik pazara,
Bir kefen aldık döndük mezara. YUNUS EMRE
“Müslümanın, müslüman üzerindeki hakları beşdir:
Selam almak, hastayı ziyaret etmek, cenazenin peşinden (kabre kadar) gitmek, da’vete icabet etmek ve aksır(ıp da hamd)edene: Yerhamükellah, demekdir.” (Buhari ve Müslim)
Beşer fıtratı mübalağa ve şiddeti devam ettiremez, usanır, yorulur, ve terkeder. Ama vasat olan devam eder, amellerin hayırlı olanı da devamlı olanıdır.
Sabahları kalkarken, “Ey Allahım! Bana bugün bir kişiye iyilik yapmak nasib eyle.” Diye dua ederim. (Süleyman Hilmi Tunahan)
“Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle davet et ve onlarla en güzel şekilde mücadele yap! Çünkü Rabbin, yolundan sapanı en iyi bilendir ve doğru yolda gidenleri en iyi bilen de ancak O’dur.” (Nahl 125)
“Sabret! Sabrın da ancak Allah’ın yardımı iledir. Ve onlar için üzülme! Kurdukları tuzaktan dolayı telaş da etme! Zira muhakkak ki Allah, takva sahibi olanlar ve hep iyi davrananlarla beraberdir.” (Nahl 127-128 )
“Mallarını Allah yolunda harcayan sonra verdiklerinin arkasından başa kakmayan ve gönül incitmeyen kimselerin Rableri katında mükafatları vardır. Onlara bir korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.” (Bakara 262)
FIKRA: Bir Alman, bir İngiliz ve de bir Türk (tabii Türk denince akla hemen Temel geliyor) bir gün birer suçtan mahkemeye çıkarılıyorlar ve her üçü de ölüm cezasına çarptırılıyorlar. Yalnız ölüm şekli için önlerine üçer seçenek sunuluyor. İsteyeni asarak, isteyeni kurşuna dizerek, isteyeni giyotinle öldürebilecekleri söyleniyor.
Önce Alman’a soruyorlar, seni nasıl öldürelim, diye.Alman diyor ki: şimdi beni asarsanız olmaz, çünkü serserileri asarak öldürürler. Kurşuna dizerseniz acı çekerim. İyisi mi siz beni giyotinle öldürün.
Almanın kafasını giyotinle uçuracaklarken, giyotin takılıyor ve düşmüyor. Böylece Alman ölümden kurtuluyor. Sıra İngilize geliyor onada aynı sorular aynı cevaplar.ingiliz’in de kafasını giyotine koyup bıçağı indiriyorlar ama oda ne! Bıçak aynı şekilde takılıyor ve ingiliz de ölümden kurtuluyor.
Sıra Temel’e geliyor ve ona da nasıl ölmek istediğini soruyorlar. Temel: Asılmak serserilerin işi, giyotin de bozukmuş, iyisi mi siz beni kurşuna dizin!...
“Ya Rabbi, bu aciz kullarını Ümmet-i Muhammed’e hizmet etmeye muktedir kıl.” (Amin)
“Sözü bir parça uzattımsa da, oğlum affet...
Hasbihal etmek için başka adam yok ki...evet,
Kimse söyletmiyor artık bizi, bak sen derde;
“Mürteci!” damgası var şimdi bütün ellerde.
Bir fenalık görerek, yapma desen, alnına ta,
İniyor hatt-ı celisiyle Hamidi tuğra!” (Mehmet Akif)
No comments:
Post a Comment