Monday, March 26, 2007

Post

POST

- Hey yabancı, biz yabancıları sevmeyiz burada, topla pılını pırtını

bir kez çektim mi belinden asılacaksın tetiğe

sonrada adını koyacaksın; devrimci edebiyat

peki öyle olsun, içilmiş çaylar, sahil dondurmaları

hatta kara bulanmış çizmelerim kalsınlar burada

hatırı sayılır ustalıklı muştamı,bir de tütün kesemi alıp

ayrılırım aranızdan

korktuğumdan değil ama, sizi korkunuzla baş başa

bırakmaktan

iki el daha izin verseydiniz bana,sadece iki el ve kıyamet

sadece bir bakışın bize geri dönüşü ve kıyamet

-aman tanrım,gözlerime inanamıyorum sen ha

ben ya,asırlardır durmadan savaştığın,durmadan dudak

büktüğün

ben ya,şu doğulu,şu yenik yüzlü esmer çocuk

küllerimden doğayım diyorum, durmadan su döküyor

bizimkiler

askerler geliyor siyah takım elbiseli adamlarla kolkola

duvara ellerini dayayıp hafifçe eğilerek “buyrun” diyen

bizimkiler

mini etekli sekreterleri ve ağarmış kıllarıyla hacca giderek

eşe dosta hurma ve çocuklarına Tayvan malı oyuncaklar

getirerek

“cennete” diyorlar durmadan “artık gideriz değil mi”

nah gidersiniz demek geliyor içimden

cennetin kapısı sizin içim yapılmadı

-demek beklenen kurtarıcı sensin ha adamım

belki de değilimdir,belki de what is matrix ve Bruce willis

palavralarından

daha esaslı bir öykü bulabilir ve adımı kurtarabilirsem global

bir firmadan

değilim tabi ki,net üçyüzonbeş milyonlirayla değil dünyaya

mehdi olmak

kızkardeşimi kurtaramam okulu önlerinden cop yemekten,

kendimi kurtaramam

öle yazarım açlıktan ve gerilmiş sinir uçlarımla

çünkü hasan di tiro’nun savaş günlüklerini okurum nstalgia

olsun için

marcos’un, humeyni’nin,hatta carlos’un resimlerini keserim

gazetelerden

beklerim sonra,beklerim,hazırlanırım,hazırlanacak ne

kaldıysa

-çok etkilendim dostum,niçin senaryo yazmayı

denemiyorsun

aslında fena fikir değil,neler olup bittiğini anlatırım insanlara

ama inan ban, filmden çıkınca mcdonaldsa gidip

buzluğa atılmış çocukların emeğinden yapılma burgerlerden

yerler

oturup beni tartışırlar “aslında var ya” diye başlayan

cümlelerle

aslında var ya, harcarlar beni: çünkü harcanmayan şey kutsal

değildir

ve”ben olsaydım” derler, asla ben olmayı beceremedikleri

halde

-hey, yapma, bu kadar umutsuz olmamalısın

umutsuz falan değilim, bunu sk kafana ve korkmaya başla

ALLAH BÜYÜK

İSMAİL KILIÇARSLAN

No comments: